Karıncaların yiyecek aramak için çok uzak mesafelere gidip tekrar yuvalarına dönebilmeleri araştırmacıların dikkatlerini son yıllarda bu konuya yöneltmelerine yol açtı. Karıncalardaki bu yön bulma kabiliyeti (navigasyon), özellikle Büyük Sahra’da yaşayan çöl karıncasında bariz bir biçimde ortaya çıkıyor. Bu karınca türü, çorak çöl ortamında yüzlerce metre yolu aşıp tekrar yuvasına dönmeyi başarıyor. Alman ve İsviçreli biyolog ve zoologlardan oluşan bir grup bilim adamı, onlardaki bu özelliği arabalardaki kilometre saatine benzetiyorlar. Karıncalar şaşmaz bir biçimde aynı mesafeyi gidip gelebiliyorlar.
Bir CD-ROM ’a doldurulabilecek veri miktarı limitsiz gibi görünür. Microsoft ’un multimedya ansiklopedisi Encarta ’yı oluştururken yaptığı gibi 7000 fotoğrafı içine sığdırmaya çalışana kadar.Bu bilgi depolama başarısını mümkün kılan fraktal resim sıkıştırma matematiğiydi.Geçen yüzyılda fraktalların altında yatan başlıca kavramlar matematikçiler tarafından biliniyordu, fakat fraktal araştırmasını bir pratik gerçeklik haline getiren güçlü bilgisayarların ortaya çıkışı oldu.
Türkçe üzerine bir matematik modelleme ve bunun olası sosyal yansımaları üzerine bir zihin jimnastiği…Başka bir dilden Türkçe’ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye,
Terasınızı mahallenizde, belki de bütün dünyada görülmemiş biçimde, sadece görülmemiş değil yakın zamana kadar bilinmeyen bir biçimde karo taşlarıyla döşeyen ilk siz olun. Konuklarınızla konuşacak şey bulamadığınız bir günde ilginç konuşma konusu olur.(tabii, eğer onun büyüleyici konusu hakkında en azından bir bilginiz varsa). Nedir bu öykü? Bu taş döşeme düzeni nasıl bir şey? Bu kadar heyecan niye? Bu soruları yanıtlamak için, en azından 1920’lere beklide daha öncesine gitmemiz gerekir.
Suyun debisinin ölçülmesinde kullanılan ölçü birimleri ; Su kaynağının debisinin ölçülmesinde birim olarak “lüle” kullanılmıştır. 1 lüle yaklaşık olarak 26 mm çapında bir borudur ve dakikada 36 litre su akıtır. Günlük yaklaşık 52 m3 su olarak kabul edilir. Şehir içinde yer alan su taksim istasyonlarında bulunan dağıtım sandıklarında kullanılan boruların günlük debisi ise dağıtım yapılan bölgenin ihtiyacına göre ayarlanmıştır ve aşağıdaki gibidir. 1 Hilal 0,5625 lt/Dak. (Günde-0,81 m3)
Çuvaldız 1,125 lt/Dak. (Günde-1,62 m3)
19. yüzyılın ortalarından itibaren, matematiğin temelleri, matematiğin hangi yolla yapılması gerektiği, matematiksel nesnelerin ne olduğu konuları sorgulanmaya başlandı. Matematiğin mutlak doğru, değişmeyen, tutarlı ve tam olduğu düşüncecinin herkes tarafından kabul edilmesine rağmen bazen ortaya bir türlü cevap bulamayan sorunlar çıkıyordu. Örneğin George Cantor’un mükemmel gibi görünen kümeler kuramını Bertrand Russell’ın meşhur paradoksu sarsmıştı. Bu paradoksta Bertrand Russell:
Bir odada sonsuz tane insanın bulunduğunu varsayalım. Bu odada bulunan herhangi iki kişi birbirlerini ya tanırlar ya da tanımazlar. Burası belli. Yanıtı belli olmayan soru şu: Bu odadan, öyle sonsuz tane insan seçebilir miyiz ki, bu seçtiğimiz insanların ya hepsi birbirini tanısın ya da hiçkimse kimseyi tanımasın?
Elea’lı Zenon’un felsefe dünyasına yaptığı bir katkıdan söz etmek mümkün değil. Mesaisinin büyük kısmını hocası Parmenides’i savunmaya harcıyor. Parmenides duyularımızın bizi yanılttığını düşünmekte; ona göre hareket ve çeşitli-lik bu yanılsamanın ürünleri. Gerçek varlık ise tek ve değişmezdir. Zenon, hocasının tezlerini kuvvetlendirmek için yaygın algılama biçimlerinin zayıflığını gösterdiğini düşündüğü para-dokslar üretiyor. Ne garip ki bu paradokslar insanlığı yaklaşık 2200 yıl uğraştırıyor;
Amerika’nın ulusal radyo kanalı NPR’da hafta sonu programları yapan Stanford Üniversitesi’nden matematik profesörü Keith Devlin, Matematik İçgüdüsü adlı yeni kitabında, bitkilerdeki matematiğe değiniyor; hayvanlardaki bazı ilginç yeteneklerden söz ediyor. Devlin, en gözde hayvan yeteneğinin Tunus çöl karıncasınınki (Cataglyphis fortis) olduğunu belirtiyor. Bu minik hayvanın özelliği,
20. yüzyıla kadar herhangi bir alternatifi olmadan kabul gören geometriyi beş temel aksiyom üzerine kuran Öklit, geometri alanında gelmiş geçmiş en büyük matematikçilerden biri olarak görülür. MÖ 330 yıllarında İskenderiye’de doğmasının dışında ona ilişkin çok az bilgi günümüze ulaşabilmiştir. Ancak Elementler adlı kitabıyla geometrinin temellerini oluşturarak bugün bile en tanınmış matematikçilerden biri olmayı başarabilmiştir. Öklit’in çalışmaları yalnızca geometriyle sınırlı değildi.
Eski Yunanistan’da matematik, müzik ve astronomi birlikte okutulurdu. Pisagorcular sayılar ile müzik gamlarını ilişkilendirmişlerdi. Matematik, müzik ve gezegenlerin yörüngeleriyle ilgili bilgilerine dayanarak, müzik ile astronomiyi birbirine Kürelerin Müziği kavramıyla bağlamışlardı.
Johannes Kepler (1571-1630) evrensel düzenle uyumlu olan belirli bir düzeni ve karşılıklı ilişkileri içeren kavramları bulmayı istiyordu. 1618′de Harmony of the World (Dünyanın Uyumu) adlı kitabını yayımladı. Gezegenlerin eliptik yörüngelerindeki hızları ile müzikteki armoniyi ilişkilendirdi.* Gezegenlerin en büyük ve en küçük hızlarını müzik gamlarına bağladı. Böylece, Eski Yunanlıların Kürelerin Müziği’ni yücelten Kepler, bunu en büyük başarılarından biri olarak gördü.
*Bugün astronomi-müzik ilişkisine bilimsel bir önem atfedilmektedir. Bununla birlikte onun bu alandaki çalışması pek çok değerli astronomik buluş yapılmasına yol açmıştır. Ör. Kepler eliptik yörüngesinde Dünya’nın hızını hesaplamıştır.